Hygge

Danimarkalılar, tutarlı bir şekilde mutluluk ölçeklerinin başında yer alıyorlar. Bu başarılarının ardında yatan ana etkenlerden birisinin ise ‘hygge’ (okunuşu “huga”) ismini verdikleri yaşam felsefesi olduğu düşünülmektedir.

Başka bir dile doğrudan çevrilmesi pek de mümkün olmayan bir konsept olan hygge; rahatlık, huzur, hoşnutluk ve refah gibi duyguların tümünü kapsar. Hygge, hayatın özünde iyi ve keyfine varmamız gereken bir değer olduğunu savunur. Danimarkalılar ise bu konsepti günlük hayatlarının her alanına uygulamayı başararak; zaman içinde kış mevsimini sevdikleriyle birlikte sıcacık, beraberce, huzur, rahatlık ve keyif içinde geçirdikleri bir mevsim olarak değerlendirmeyi öğrenmişlerdir. Biz de onların hygge kapsamında çoktandır devam eden davranış ve geleneklerinden öğrenebileceklerimiz ve kendi hayatımıza uygulamak için çıkarabileceğimiz dersleri burada genel hatlarıyla derleyelim istedik.

 
Fotoğraf: Masseria Moroseta
 

IŞIK

Çoğumuz için kışın en zorlu yanlarından biri, günlerin (ve günışığı alabildiğimiz saatlerin) kısalığıdır. Dolayısıyla, vaktimizin çoğunu geçirdiğimiz ortamları doğru ışıklandırmak, bu süreçte moralimizi yüksek tutabilmemiz konusunda bize yardımcı olabilecek pratik yöntemlerden biridir. Yatak veya çalışma odana ekleyeceğin birkaç küçük (ve sıcak/sarı ışıklı) ampül, bu odalardaki doğal ışık miktarının arttığı etkisini yaratmaya yardımcı olabilir. Bir diğer ışıklandırma alternatifi ise mum yakmaktır. Güvenli olduğundan emin olduğun bir şekilde (ve konumda) yakacağın her mum, bulunduğu ortamı biraz daha yumuşatacaktır. Burada minik bir önerimiz, uzun süre yakmayı planladığın mumların kokusuz veya çok hafif kokulu olmasını tercih etmen olacaktır, çünkü koku oranı yüksek mumlarda, uzun süreli kullanımlarda rahatsızlık verebilecek kimyasallar ve/veya parfümler bulunabilir.

ISI

Odanı ‘ısı’tmak, termostatı yükseltmekten daha fazlasını gerektirir. Sıcak bir ortam yaratmak için, kolayca ulaşabileceğin bir yerde (yatağının veya kanepenin üzerinde olabilir) bir battaniye bulundurmak, masanın üzerindeki sepetin içini dışarıdan topladığın kozalaklarla doldurmak, sevdiğin bir kazağı, ev (veya ofis) soğuduğunda giyebilmek için yakınında bulundurmak gibi minik değişikliklerle, çokça vakit geçirdiğin yerleri daha ‘sıcak’ hale getirebilirsin.

 
Fotoğraf: Danilo Scarpati

Fotoğraf: Danilo Scarpati

 

SOSYALLEŞME

Eğer evde başkalarıyla yaşıyorsan, mobilyalarını, sohbete elverişli ortamlar yaratacak şekilde yeniden düzenleyebilirsin. Televizyon izlemeye yönelik bir oturma odası düzenindense, sohbeti teşvik eden bir düzen, bir süre sonra evdeki bireylerin alışkanlıklarını değiştirmelerine yol açabilir. Mutfağında yer varsa, yemek yapan kişiye eşlik edilebilmesi için ekstra bir sandalye (ve hatta minik bir sehpa ve abajur) getirebilirsin.

MÜZİK

Evimizde geçirdiğimiz zaman böylesine artmışken, sakin bir akşam kitap okurken veya heyecanla akşam için sofra hazırlarken dinlemek için farklı çalma listeleri hazırlayabilir veya bizim senin için hazırladığımız farklı Spotify çalma listelerine kulak verebilirsin (daha fazlası aşağıda!). Spotify gibi siteler üzerinden yaratmak istediğin mod için bir radyo kanalı başlatabilir, seçtiğin müziğin, bulunduğun ortamı daha da keyifli kılmasını sağlayabilirsin. 

 
Fotoğraf: Jon Nordstrøm

Fotoğraf: Jon Nordstrøm

 

KENDİNE VAKİT AYIR

İstediğin, sana mutluluk veren yemekleri yapıp yiyebilir, tüm gün evde pijamalarınla dolaşabilir, içeceklerine (iyi bir antioksidan olan) tarçın ekleyebilir, eğer varsa küvetini doldurup, uçucu yağlar ekleyebilir ve günün yorgunluğunu banyoda atmayı düşünebilirsin. Kitap okumaya daha fazla vakit ayırabilir, sevdiğin filmleri izleyebilirsin.

 
 
 


Previous
Previous

Yaratıcılığı Kutlamak

Next
Next

Günlük Tutmak